Haksızlığa hiç mi hiç tahammülü olmayan Sosyalist Ali'nin, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali kasabadan kasabaya taşınmak zorunda kalışı ama her nerede ve şartta olursa olsun ilkelerinden asla vazgeçmediğinin hikayesidir.
“Paylaşmak sosyalistlikse sosyalistim! İlle de bir isim takacaksanız; haktan, eşitlikten, alınterinden yanayım!”
Sosyalist Ali'nin karşılaştığı tüm zorlukları geride bırakması, hep yeniden başlayabilme azmi ve disiplinine hayran oldum. Bir insanın gülümsemesi bu kadar can acıtır mı, trenlerin dumanları hep böyle bulut bulut mu ve neden hep insanlar bu kadar zalim gibi bir sürü soru kafamın içinde dolaştı durdu.
- Trenle mi gideceğiz?.
- Tabi, bilmiyo musun bütün hikayeler trenle başlar.
Ayrıca aşkın, mutluluğun karmaşık formülasyonlardan ya da beklentilerden oluşmadığını aksine gayet sade ve çok değerli olduğunu naiflikle anlattı.
“Paltolar, ayakkabılar eskir; benim aşık olduğum, sen eskime!”
"Uzun Hikaye" deyip geçemeyeceğiniz, her anının keyfini çıkarmaktan memnuniyet ve mutluluk duyacağınız dört dörtlük bir film.
"Kaderin yayı kurulu durur, vakti gelince boşalır."
Son olarak;
"Kitapların da kaderi vardır."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder