Tesadüflere inanır mısınız?
Ben inanırım. Hatta tesadüflerin dünyada bize bahşedilmiş olan birkaç mucizeden biri olduğunu düşünürüm. Bu yazımda bir tesadüfler zinciri ile birlikte Hakan Karahan'ın "Nehirde Kayan Yıldızlar" kitabını anlatacağım.
Kardeşimden şöyle bir e-posta aldım;
.
"5-6 sene önce sen bana randımanlı olarak okumayı kazandırdın, teşekkürler prenses...
.
"5-6 sene önce sen bana randımanlı olarak okumayı kazandırdın, teşekkürler prenses...
.
Kardeşimin teşekkürünü ve ekinde göndermiş olduğu Doğan Hızlan'ın "Kitap her yerde, her zaman, her koşulda okunmalı" köşe yazısını okuyup, gururlandığımda şöyle bir cevap yazdım;
Kardeşimin teşekkürünü ve ekinde göndermiş olduğu Doğan Hızlan'ın "Kitap her yerde, her zaman, her koşulda okunmalı" köşe yazısını okuyup, gururlandığımda şöyle bir cevap yazdım;
"Estağfurullah. Kitap okumak güzel ama değil mi? Keşke annemde randımanlı bir şekilde okuyabilse. Bizi kitap okumak için de köşe yazısı okumak için de ilk teşvik eden oydu..."
Bu yazışma sonrasında da annemin hoşuna gidebilecek bir kitap arayışına girdim. Zülfü Livaneli'nin Serenad'ını yeni bitirmiş ve oldukça beğenmiş hatta etkilenmişti. Bu sebeple Türk bir yazar olmasını özellikle istiyordum.
Tam bu arayış sırasında televizyon'da Hakan Karahan'ın yeni çıkan kitabı "Nehirde Kayan Yıldızlar" kitabının tanıtım röportajı ile karşılaştık. Kitabın bir otobiyografi niteliğinde olmasından çok kendi hayatını başka bir karakter üzerinden anlatmayı tercih ettiğini belirtiyordu Hakan Karahan. Aynı gün annem ile birlikte Nişantaşı'ndaki kitapçıya giderek bu kitabı aldık.
Annem kitabın henüz ortalarındayken ben de okumakta olduğum kitabı bitirmiştim. Sabırsızlık ederek annemden kitabı aldım ve hemen okuyarak geri vereceğimi söyledim. Kitabı okudukça annemle ilginç bulduğum kısımları paylaşıyor, Hakan Karahan'ın ailesindeki diyalogları bizdeki diyaloglara benzetip, gülümsüyorduk.
3 Mayıs akşamı iş çıkışında kardeşim ve annemle buluştuk. Yemeği evde mi yoksa dışarıda mı yiyelim diye kararsız kaldıktan sonra Nişantaşı'nda yemeğe karar verdik. Yemek sırasında muhabbet ederken, annemin bulaşık makinesinin ne kadar ses çıkardığından ve sabahtan çalıştırdığında uyku uyutmadığını söylerken, Nehirde Kayan Yıldızlar'dan örnek vererek, Hakan Karahan'ın da benzer şekilde sabah uykularını annesinin yapmış olduğu işlerin böldüğünü örnek verdim. Annemin "Ne yapalım elde değil, anne olunca anlarsınız" serzenişinden sonra kitaptaki ortak şeylerden konuşunca kardeşim de kitabı merak etti ve bizden sonra o da okuyacağını söyledi.
Yemeğimizin sonunda restorandan çıkarken, arkası dönük uzun saçlı bir beyin tam yanından geçerken baktım ve annemle kardeşime göstererek "Hakan Karahan mı?" diye sordum. Onlar da net birşey söyleyemeyince cesaretimi toplayarak yanına gittim ve "Merhaba, Hakan Karahan mısınız?" diye sordum. "Evet" yanıtını alınca da "Çantamda kitabınız var" diyerek bir giriş yaptım. Bu tesadüf karşılaşma öncesinde, kendisinden yemek sırasında bahsettiğimizi hangi cümleler ile anlatmaya çalıştığımı pek anımsayamıyorum ama konuşmamızın sonunda "Beni çok mutlu ettiniz" dediğini net bir şekilde anımsıyorum. Kitabımı imzalaması için uzattığımda annem ve kardeşim de yanımıza gelmişti. Hem onların hem de benim ismimi yazarak kitabı imzaladı ve sonuna da şöyle bir cümle yazdı;
"Sürpriz buluşmalar adına. Hakan Karahan / 03.05.2012"
Bu güzel tesadüften sonra kitaba kaldığım yerden devam ettiğimde ise ilerleyen bölümlerin tesadüf konusunu anlatıyor olması beni bir kez daha şaşırttı.
Gerek içeriği gerekse kurgusu ile çok hoşuma gitmiş olan Nehirde Kayan Yıldızlar, içinde bir mucize barındırması açısından benim için daha da özel oldu.
1 yorum :
Mastir, bitirme projesi derken uzun bir sure blog umdan ve zevkle takip ettigim blogundan uzak kaldim. Tesaduflere kesinlikle inan ve bazi tesaduflerin insan hayatinin degisim noktasi oldugunu dusunen biri olarak kitabi okuyacagim :)
Saraflar da gorusmek dilegiyle...
Yorum Gönder