“Yumruğunuzu sıktığınız elinizle tokalaşamazsınız”
Indira Gandhi'nin, Mahatma Gandhi ile herhangi bir bağlantısı yoktur. Hatta Gandhi soyadını İngiltere'de üniversite eğitiminde olduğu sırada evlenmeye karar verdiği Feroze Gandhi ile Hindistan'da evlenmesinin ardından almıştır. Indira Gandhi'nin evlenmeden önceki soyadı ise Nehru'dur. Nehru soyadı ise Hindistan'da Indra Gandhi'nin babası Jawaharlal Nehru'nun öncülük ettiği bağımsızlık hareketinin unutulmaz bir parçasıdır.
Üniversite eğitiminden sonra Hindistan'a döndüğünde babasının aktif siyaset içerisindeki rolüne destek olmak amacıyla ona danışmanlık yapmaya başlamıştır. Babasının Hindistan'ın ilk başbakanı olması onun bu konudaki dikkat ve ilgisini daha da kamçılamıştır. Babasının ölümünün ardından yerine onun geçmesi gündeme gelmiştir. Ancak bu sorumluluğu kabul etmemiştir. Yeni seçilen başbakanın da kısa bir süre sonra vefatının ardından gözler yine kendisine çevrilmiştir. Hindistan'ın geleceğinde rol oymanın kendi kaderi olduğuna inanmasına yol açan bu son olaydan sonra parlamentonun kararı ile başbakan seçilmiştir.
Devletin başına geçmesinin ardından siyasi rakipleri ile arasında amansız bir mücadele başlamıştır. Bu mücadelede yoksul halk ona "Hindistan'ın anası" diyerek geniş kitleler halinde destek vermiştir. Ona olan bu desteklerinin kaynağı ise başa geçer geçmez, yoksul halkın sorunlarına eğilmesidir. Ancak çok kısa bir süre sonra İngiltere'nin Hindistan'ın doğusunda ve batısında bulunan iki bölgeyi Pakistan toprağı olarak ilan etmesiyle birlikte günümüze kadar da devam eden Hindistan - Pakistan mücadelesini başlatmıştır. Pakistan ülkesi başka bir ülkenin yani Hindistan'ın sağında ve solunda konuşlanmış konumda kalmıştır. Ne Pakistan ne de Hindistan bu kadar saçma bir şekilde ortaya konmuş olan bu senaryodaki çirkinliği farkedemeden bir kör döğüşüne başlamışlardır.
Indira Gandhi bu savaşı idare edebilmek adına bana göre kolay yolu seçerek sonuca direkt ulaşmaya çalışmıştır. Bu da çok fazla sayıda kişinin ölmesine yol açmıştır. Genel politika hayatı boyunca da hep bu şekilde davranmıştır. Eğer savaşların ve baskıların olmadığı bir Hindistan'da başbakanlık yapabilseydi, Hindistan'ın yoksulluk sorununa çözüm bulabileceğine ve ülkeyi kalkındırabilecek bir kişiliğe sahip olduğunu düşünüyorum. Belki de en başında perde arkasında kalmak istemesinin asıl nedeni bunu kendisinin de farkında olmasıydı.
1984 yılında evinin bahçesinde korumaları tarafından vurulmadan bir gün önce Hindistan halkına yaptığı son konuşması ise şöyledir;
"Bugün yaşıyorum ama yarın burada olmayabilirim. Son nefesime kadar hizmet vermeye devam edeceğim ve öldüğümde kanımın her bir damlası Hindistan'ı güçlendirecek ve Birleşik Hindistan'ı yaşatmaya devam edecektir. "
"I am alive today I may not be there tomorrow I shall continue to serve till my last breath and when I die every drop of my blood will strengthen India and keep a united India alive."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder