13 Mayıs 2006 Cumartesi

Vahşi...


BİZ içimizdeki vahşiyi bastırırız.

Kanunlar, yasaklar, eğitim, tabular, din, ahlak... Bunların tümü o vahşiyi yok etmek içindir.

Ama olmaz.

O vahşi sadece bekler.

Kimi zaman güler yüzle ‘günaydın', ya da ‘iyi akşamlar' dediğinde dahi insan, içindeki vahşi ‘Canın cehenneme' diye mırıldanır.

Bu duyulmaz.

Kimi zaman bir halk otobüsünün koltuklarına atılmış jilet izlerinden, kimi zaman bir tuvaletin kapı arkasına yazılmış yazılardan, o vahşinin oradan geçtiğini anlarsınız.

Ve onu kınarken dahi ruhunuzdaki sizin vahşiniz, ‘Bunları yapanı tutup bıçakla doğrayacaksın' diye söylenir.

İnsan, hiçbir zaman o gözüken şey değildir.

Onu ‘zarif' yapmak için çatalı sol eliyle tutmasını öğrettiler. Gırtlağı kesilerek öldürülmüş bir kuzunun ciğerine sol elde tutulan çatalı batırdığında bile vahşet, zarafeten sol elle tutulan çatalın ucundaydı.

Savaşlarda kadınları, çocukları, yaşlıları öldüren komutanlar, eratın yanında yellenmediler, görgüsüzlük olmasın diye.

Bir aileyi öldüren katille röportaj yapmıştım, esnerken ağzını eliyle kapatıyordu, nezaketen...

Uygarlığın yasaları ve kuralları, vahşiyi sadece gizler.

Bizler Amerika'daki o uygar insanların bir kasırgadan sonra nasıl vahşileştiklerini, nasıl birer yağmacıya döndüklerini, çocukların ırzına geçip yaşlıları nasıl öldürdüklerini tam konuşurken ve kınarken, dünkü Hürriyet'te 50 yıl önceki 6-7 Eylül olaylarının fotoğrafları yayınlandı.

Sebepler, yer, zaman farklı olsa bile aynı şey vardı fotoğraflarda:

İşte o vahşi görüntüsü ile yakalanmış insan...

Yakıyor, yıkıyor, kesiyor, kan görmek istiyor, yok etmek için çırpınıyor, öldürüyor.

Sonra?...

Sonra ortam ve şartlar değiştiğinde vahşi sessizleşir ve siner.

Artık onu mağazadaki kasiyerlere ‘teşekkür' ederken, marketteki yaşlılara sırasını verirken görürsünüz.

Durduğu yerde ‘pardon' der.

Sevgiden, dostluktan, merhametten, vicdandan, dinden, ahlaktan, insanlıktan söz eder.

Ama vahşi oradadır.

Bekir COSKUN - 06/09/2005 - Hurriyet

Hiç yorum yok :